Türk tarihi; binlerce yıllık mazisi ve geçmişi olan, kültürel değerleri kuvvetli olan, gelenek görenek ve ananelerine bağlı bir milletin zengin geçmişini aktarır.
Şimdi 1000 yıldan bu yana üzerinde yaşadığımız bu Anadolu toprağında yaşayan Türk milletinin, kültürel tarihinin ürünlerini ülkemizin dört bir tarafında çeşitli versiyonlarıyla yaşandığı görülecektir.
Bizler; hala az da olsa yaşandığına şahit olunan bazı kültürel unsurlarımızı tarihte de kalması ümidiyle, derleyip-toplayıp sizlere sunmayı uygun bulduk.
Bu yaşam inançlarına günümüzde BATIL İNANÇLAR denilmekle beraber, unutulmasın ki bu inanışlar Türk kültür geleneğinin günümüze kadar ulaşmış inançlarıdır...
Yukarıda yazdığımız “Yaşanan Bazı İnanışlar” istenildiği takdirde çoğaltılması mümkündür... Örneğin; merdiven altından geçilmez, gece tırnak kesilmez, küle basılmaz, süpürgeye basılmaz, birinin üstünden atlanmaz, eşiğe oturulmaz, nazar değmemesi için atlet ters giyilir, ayakkabılar ters konulmaz, gece aynaya bakılmaz, kızlar kahve içmez, gece sofra örtüsü sirkelenmez, akşam bulaşıklar yıkanmadan yatılmaz, sağ el avucu kaşınırsa para girer, ayakların altı kaşınırsa gideceği yol vardır... gibi inanışlara ilave olarak bir çok inanış toplanabilir.
Kurşun döktürmek:
Korkan kişinin korkusunun giderilmesi amacıyla kurşun dökülürmüş... Kurşun dökmesi için özellikle Cumartesi gününün beklenmesi gerekirmiş... Kurşun dökülünce korkunun giderileceğine inanılırmış... Kurşun dökülmesi esnasında, kurşun dökülen yani korkan şahıs; herhangi bir yere oturtularak başından aşağı bir örtü ile örtülür. Kurşun döken şahıs, eline aldığı bildiğimiz kurşunu ateşte eritip, diğer elinde bulunan su dolu kabın içine döker. Suya dökülen erimiş kurşundan ilginç şekiller çıkar. Ve döken şahıs şekillerden hareketle değişik yorumlar üretir. Örneğin; dökülen kurşundan meydana gelen şekil, korkan kişinin korktuğu varlığı simgeler görüntü meydana getirirse, kişinin korkusunun gittiğine inanılırken, dökülen kurşundan meydana gelen şekilden, korkulan şeye benzemediği gibi bir görüntü meydana gelirse kişinin korkusunun gitmeyeceği yorumu yapılır.
Göbek düşmesi:
Kişinin, ağır bir şey kaldırdığında göbeğinin düşeceğine inanılır. Göbek düşmesinde; baş ağrısı, mide bulantısı, baş dönmesi gibi çeşitli rahatsızlıklar meydana geldiğine inanılır. Hatta göbeği düşen şahsın yattığı yerinden kalkamayacak hale gelmesine bile inanılır.
Bu durumda yani göbek düşmesiyle karşılaşılması esnasında halkın rahatsızlığının gitmesine yönelik olarak şu işlemleri yaptığına şahit olunur: Halktan bazı kişiler, göbek düşmesi ile ilgili işlemleri yapması için tercih edilir. O şahıs da; eline su dolu bir kabı alıp, kabın içine de bir iğne atar. Bazı dualarını okuyarak, su dolu kabın içindeki iğneye işaret parmağının ucuyla bastırır. Ardından elini sudan çıkarır. Sudan çıkan işaret parmağının ucuna iğnenin yapışıp suyun dışına parmakla beraber çıkması beklenir. Çünkü işaret parmağının ucuna yapışıp çıkan iğne, içinde bulunan rahatsızlığın, o kişiden çıkıp gideceğine inanılır.
Sarılık hastalığının giderilmesi:
Sarılık hastalığına yakalanıldığı takdirde, o şahsa kendi idrarı içirtiliyor. O şahsa sarı renkli kıyafetler giydirilmemesi isteniyormuş.
Gece baykuş ötmesi, köpek uluması: Zikredilen bu hayvanların öttüğü takdirde, akabinde ki günde o mevkiden cenaze çıkacağına inanılırmış...
Sofrada ekmek kırıntısının kalmaması:
Sofrada kalan tüm ekmek kırıntılarının yenerek kaldırıldığı ve sürekli uygulandığında, o kişinin zengin olacağına inanılırmış... Ve sofradan da temiz kaşığın kaldırılmamasına da inanılırmış...
Gece örümcek alınmaması:
Gece evde bulunan örümceklere zarar verildiği takdirde bazı olumsuz sonuçlarına inanılırmış...
Gece yıldızlarının sayılmaması:
Gece yıldız sayımının yapıldığı takdirde bazı uğursuzlukların meydana geleceği-ne inanılırmış... Çocuğa nazar değme-mesi için herhangi bir yerine sarımsak konulması: Çocuğa nazar değmesinin önlemi olarak, çocuğun bazı yerlerine ve giyimlerine sarımsak konulurmuş...
Gece sofra bezinin dışarıya sirkelenmemesi:
Sirkelendiği takdirde cin v.b. yaratıkların zarar vereceğine inanılırmış...
Yeni doğan bebeğe sarı tülbent örtülmesi:
Doğan bebeğe, sarı tülbent örtüldüğü takdirde, bebeğin sarılık hastalığından uzak kalacağına inanılırmış...
Kuş yuvasına dokunulmaması:
Kuş yuvasına kesinlikle dokunulmazmış. Dokunulduğu takdirde o insanın kel olacağına inanılırmış...
Kapı eşiğine oturulmaması:
Kapının eşiğine oturulduğu takdirde, cinlerin onu çarpacağına inanılırmış...
Evde bardak kırılması:
Düşen bardağın kırılması efdaldir... Kırılmadığı takdirde kendilerini başka kötülüklerin beklediklerine inanarak, o bardağı kırılması gerektiğine inanılırmış...
Ve yine o evde nazarı olan varsa, nazarın gideceğine inanılırmış.
Yeni gelinin kucağına bir kız bir erkek çocuk verilmesi:
Yeni gelinin kucağına bir erkek bir kız çocuğu verilir. Böylece o gelinin hem erkek hem kız çocuğunun olacağına inanılırmış...
Gelinin evden çıkarken elindeki çiçeği arkasına atması:
Gelin elindeki çiçeği arkasına attığında, o çiçeği tutan kişinin, kısmetinin açılacağına inanılırmış...
Nişanda, nişanlanan kızın kurdelesinin bazı parçalarının arkadaşları tarafından yırtılması:
O parçanın yırtıldığı takdirde nasibinin açılacağına inanılırmış...
Ayakkabı, terlik v.b. giyimlerle sofraya oturulmaması:
Oturulduğu takdirde, karnının doymayacağına inanılırmış...
Boş beşiğin sallanmaması:
Boş beşiğin sallandırıldığı takdirde; o beşiğe yatırılacak çocuğun karnının ağrıyacağına inanılırmış...
Gelin ayakkabısının altına bekâr kızların isimlerinin yazılması:
Evlenen kızın ayakkabısının altına yazılan isimlerden önce hangisi silinirse o kızın nasibinin açılacağına inanılırmış...
Gece sakız çiğnenmemesi:
Ölü eti çiğnenmiş anlamında kabul edilirmiş. Birde ölen kardeşinin etinin çiğnenmiş olması anlamında kabul edilirmiş...
Salı günü sap atılmaz:
Çiftçilikle uğraşılan köylerde salı günü çalışılmaması gerektiğine inanılırmış...
Mezarlığa parmak uzatılması:
Uzatıldığı takdirde, uzatan kişinin mezardaki kişi tarafından mezara çekileceğine inanılırmış... Mezara basıldığı takdirde de aynı şeylerin gerçekleşeceğine inanılırmış...
Gece ıslık çalınmaması:
Çalındığı takdirde şeytanların gelmeleri için davetiye çıkarıldığına inanılırmış...
Gece tırnak kesilmez:
Gece tırnak kesmenin uğursuzluk olacağına inanılırmış.
Kapılara nal çakmak:
Nalın şans getireceğini inanan kişilerin yaptığı bir uygulama
Kara kedi görmek:
Kara kediyi gören kişiler o gün işlerinin ters gideceğini, kara kedinin uğursuzluk getirdiğini düşünür.
Üzerlik yakmak:
Bazı insanlar evlerinde bir metal kabın içerisinde üzerlik yakarak evde bulunan kişilere teker teker koklatırlarmış.
Merdiven altından geçmek:
Merdiven altından geçmenin şanssızlık yaratacağına inanılırmış.
Muska-Nazarlık asmak:
Bazı evlerin kapı arkalarına muska ve nazarlık asarak eve kötülüklerin girmeyeceğine inanılırmış.
Bahri Can
Bu Haber Hakkında Ne Söylemek İstersiniz?
UYARI: T.C. kanunlarına uymayan, konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren, inançlara saldıran, şiddete teşvik eden ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.