Kapat !
EREĞLİ ADD BAŞKANI ALİ KARAMANOĞLU ATA’YI ANMA MESAJI YAYINLADI

EREĞLİ ADD BAŞKANI ALİ KARAMANOĞLU ATA’YI ANMA MESAJI YAYINLADI

ARAMANOĞLU, GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜR İÇİN “YOKLUĞUNDA DAHA DA BÜYÜYEN ÖNDER” DEDİ

EREĞLİ ADD BAŞKANI ALİ KARAMANOĞLU ATA’YI ANMA MESAJI YAYINLADI
2022-11-10 10:48:00

Vatanımızın kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu, devrimlerimizin mimarı, değişmez önderimiz Mustafa Kemal Atatürkü aramızdan bedenen ayrılışının 84. yılında saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.

Ancak Atatürkün, Onu anmamızdan çok, anlamamızı istediğinin farkındayız.

Bu farkındalıkla görevimizin; ilke, devrim ve eserlerini koruyup yaşatmak, Türk Ulusunu refaha ulaştırıp muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak, şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz dediği Türkiye Cumhuriyetini ilelebet payidar kılmak olduğunu biliyoruz.

Özdemir Asaf Gerçek değer, gelmesi boşluk dolduran değil, gitmesi boşluk yaratandır. diyor. Atatürkü yitirdiğimiz günden bu yana yazık ki, gidişiyle yarattığı büyük boşluğu dolduramadık.

Kimileri Onun ışıklı yolunda yürüdüğünü söylerken kimileri de büyük görünecekleri zannıyla ilkelerine, devrimlerine, eserlerine, kişiliğine, aziz anısına pervasızca saldırdılar. Her saldırı, saldıranları küçültürken Atatürkü daha da büyüterek ulusu birleştirdi. Bazı aymazlar ise, halk düşmanı politikalarını Atatürk maskesiyle gizlemeye çalıştılar. Ancak, Atatürk gibi giyinmek, Onun gibi tren pencerelerinde poz vermek ve benzeri zavallı girişimleri, Atatürk Cumhuriyetine ve Aydınlanma Devrimlerine ağır darbeler indiren bu gibilerin maskelerini daha kolay düşürdü.

HER KOŞULDA MECLİSE GÜVENEN BAŞKOMUTAN

Atatürk, parlak bir asker olduğu kadar, tarihle, özellikle dünya tarihiyle çok ilgili bir kurmaydı. Sürekli okuyor, kendini geliştiriyor, düşüncelerini olgunlaştırıyordu. Büyük Fransız Devrimini özümsemişti. 1. Dünya Savaşında Osmanlı Devletinin en zorlu cephelerinde başarılar kazanmış, Çanakkalede adını dünya harp tarihine yazdırmıştı. Savaştan yenik çıkan Osmanlı ülkesinin emperyalist devletlerce yağmalanmaya başlaması üzerine İstanbulda kaldığı yaklaşık 6 ay, tasarladığı Ulusal Kurtuluş Savaşının plan ve kadro hazırlıklarını yaptıktan sonra Samsuna hareket etmişti. İlk iş olarak dağıtılmış ordu yerine yeni bir ordu kurmaya değil, kurtuluşu yönetecek bir Milli Meclis oluşturmak için kongrelerle milletin azim ve kararını harekete geçirmeye girişti. Erzurum ve Sivas Kongreleri yanında yurdun her tarafında yerel kongreler yapılmasını sağladı. Bu arada İstanbulda toplanacak Meclis-i Mebusanda etkin olabilmek için Erzurum Mebusu seçildi ve arkadaşlarından kendisini Meclis Başkanı seçmelerini istedi. Tıpkı İşgal altındaki İstanbulda uzun süre çalışamayacağını ve dağıtılacağını öngörerek Meclis-i Mebusanın Anadoluda toplanması gerektiğini söyleyip kabul ettiremediği gibi, dağıtıldığında Ankarada kurtuluşu örgütleyecek bir meclisi toplantıya çağırma yetkisine sahip olmak amacıyla dillendirdiği bu isteği de gerçekleştirilemedi.

Arkadaşları Onu meclis Başkanı seçtiremediler ancak, Misak-ı Milli kararlarını kabul ettirmeyi başardılar. Kısa süre sonra öngörüsü gerçekleşti ve Meclis-i Mebusan işgalci İngilizler tarafından 16 Mart 1920 günü basılarak dağıtıldı, mebusların önemli bir kısmı tutuklanıp Maltaya sürüldü. Bunun üzerine bir yandan misilleme olarak Yarbay Ravlinson dahil Anadoludaki birçok İngiliz subayını tutuklatan Mustafa Kemal, bir yandan da Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliye Reisi sıfatıyla derhal harekete geçerek Milli Meclisi Ankarada toplamak üzere eksilen mebusların yerine yenilerinin seçilmesini isteyecek, kalan ve yeni seçilen 324 mebusun ulaşım güçlüklerini aşıp Ankaraya gelebilen 115i ile de 23 Nisan 1920de Büyük Millet Meclisini açacaktı. Artık kurtuluşun ve savaşın meşruiyet zemini Ulusal Meclis olacak, Milli Mücadele bu meclise dayanılarak yönetilecekti. Yani Atatürk önce Ulusal istencin yansıyacağı meclisi, sonra da savaşacak orduyu örgütlüyor, meclisin adını Büyük Millet Meclisi, ordunun adını da Büyük Millet Meclisi Orduları olarak belirliyordu. Yakın tarihte, Atatürk maskeli sözde askerler demokrasi(!) adına meclis kapatırken Atatürk kutsal savaşını, her türlü muhalefete rağmen Meclise dayanarak kazanacaktı.

ANTİEMPERYALİST - ANTİKAPİTALİST DEVLET ADAMI

Mustafa Kemal Paşa kurtuluşun; ideolojik bir temel, bu ideolojiyi kararlılıkla uygulayacak bir önderlik ve duyurup yayacak bir yayın organı olmadan gerçekleştirilemeyeceğini çok iyi biliyordu. Bu nedenle, Ankaraya geldiği 27 Aralık 1919dan itibaren bir yayın organına sahip olma çabası içine girdi ve 10 Ocak 1920 tarihinde Hakimiyet-i Milliye gazetesini çıkardı. Kurtuluşun ve devrimin ideolojisi bu gazetede inşa edilecek, özellikle emperyalizme ve kapitalizme çok net vuruşlar yapılacaktı. Örneğin; Atatürkün 1 Aralık 1921 tarihli Biz, bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı savaşmayı uygun gören bir mesleği izleyen insanlarız. demeci gazetenin manşetindeydi.

Atatürk, 1935 yılında yapılan CHP 4. Kurultayındaki Bizim 19 Mayıs 1919dan bugüne kadar yaptıklarımızın, Türk Devriminin ve yalnız birkaç yıl için değil, geleceği de kapsayan tasarlarımızın esası KEMALİZM prensipleridir sözleriyle de, ideolojisini tanımlıyor, adını koyuyordu.

EZİLEN ULUSLARIN DA UMUDU

Mustafa Kemal Paşa sadece Türk Ulusunun değil, bütün mazlumlar dünyasının da umudu ve önderiydi. Ulusal Kurtuluş Savaşına başlarken zafere ulaşacağına ne kadar inanıyorsa, ezilen ulusların bağımsızlık ve özgürlüklerine kavuşacağına da o kadar inanıyor, bunu her fırsatta dile getiriyordu.

Daha 1922 yılında bu davayı gerçekleştirmekle yeni bir tarih yapılacağını duyuruyor ve diyordu ki, "Türkiyenin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı, belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye azim ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği bütün mazlum milletlerin, bütün Şarkın davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan Şark milletleriyle birlikte yürüyeceğinden emindir. Keza, Mısır Büyükelçisi ile elçilik bahçesinde sabaha kadar süren 27 Mart 1933 tarihli sohbetinde ise şu tarihi sözleri söyleyecekti: Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. İstiklal ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşu, şüphesiz ki ilerlemeye ve refaha yönelik olacaktır. Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün engellere rağmen muzaffer olacaklar ve kendilerini bekleyen geleceğe ulaşacaklardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir uyum ve işbirliği çağı hâkim olacaktır.

300 YILI 15 YILA SIĞDIRAN BÜYÜK DEVRİMCİ

Mustafa Kemal Atatürk, Ulusal Kurtuluş Savaşını zafere ulaştırdıktan hemen sonra hızla devrimlere girişti. İlk büyük devrimini zaferin üzerinden 6 hafta geçmeden, 1 Kasım 1922de Saltanatın kaldırılmasıyla yaptı. Cumhuriyetin ilanının ardından da, başta Eğitim Birliği Yasası ve Hilafetin Kaldırılması olmak üzere Kılık Kıyafet Devrimi, Medeni Yasa, Uluslararası Takvim ve Ölçü Birimlerine geçiş, Harf Devrimi, Dil Devrimi, Üniversite Reformu, büyük tarım ve sanayi atılımı, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi ve diğerleri aralıksız sürdü. En önemlisi de, esasen 1920den beri devletin yazılı olmayan temel niteliği olan Laiklik 1937de Anayasaya da girdi. 15 yıl süren Cumhurbaşkanlığı dönemine başka ulusların kan revan içinde yüzyıllara sığdıramadığı devrimleri sığdırdı. Bu devrimlerle çağ atlattığı Ulusunu diline, tarihine, kültürüne kavuşturdu, kula kulluk etmekten kurtarıp özgür yurttaşlar olmalarını sağladı. Devlet yönetiminde namus ve liyakatı, hukuk ve adaleti, akıl ve bilimi hakim kıldı. Bugün zoraki Mustafa Kemal deyip, bir türlü Atatürk diyemeyenlerin hemen tamamının kabullenemedikleri işte bu Devrimci Atatürktür.

SAVAŞTIĞI DÜŞMANLAR BİLE SAYGIYLA ANARKEN

Atatürk yaşamı boyunca esas olarak emperyalistler ve piyonları ile savaştı. Kaderlerini emperyalizm ile birleştirmiş dahili bedhahlarla (işbirlikçi hainlerle) hem Ulusal Kurtuluş Savaşı, hem de devrimler sürecinde mücadele etti. Atatürkün yenilgiye uğrattığı emperyalist devletlerin temsilcileri zaferden sonra, ebedi aleme göçüşünün ardından ve hâlâ büyük önderden saygı ve övgü ile söz eder, Birleşmiş Milletler oybirliği ile doğumunun 100. yılı 1981i Atatürk Yılı olarak kabul ederken, Laik Cumhuriyet düşmanı gericiler her fırsatta Atatürke ve mücadelesine hakaret ve saldırılarda bulundular, bulunuyorlar. Bunların Deccal, İki Ayyaş , Keşke Yunan kazansaydı, Kafir ve benzeri pek çok talihsiz ve hadsiz söylemlerine karşın, en önemli rakiplerinden biri olan, istifa etmesine ve siyasi yaşamdan 20 yıl uzak kalmasına neden olduğu Winston Churchill Onu şu sözlerle uğurlamıştır: Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan sonra da Türk milletini yeniden dirilten Atatürk'ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de büyük kayıptır. Her sınıf halkın O'nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahraman ve modern Türkiye'nin Ata'sına değer bir görünümden başka bir şey değildir. Büyük Zaferden 12 yıl sonra, 1934 yılında Yunanistan önderi Eletherios Venizelosun Mustafa Kemal Atatürkü Nobel Barış Ödülüne aday göstermesi ise, dünya tarihinde benzeri bir daha kolay kolay görülmeyecek bir olaydır.

Atatürk sadece Türk Ulusu için değil, dünyanın dünü, bugünü ve yarını açısından da değeri her geçen gün daha iyi anlaşılan büyük bir önderdir. Saldıranlar cüceleşirken O, yokluğunda büyümekte, tarifsiz özlenmektedir. Milyonlarca yurttaşımızın her fırsatta akın akın Anıtkabire koşmaları, komşumuz İranda kadınların yükselttiği Tek yol Atatürk çığlıkları, Iraktan duyulan Bir Atatürkümüz olmadığı için bu haldeyiz hayıflanmaları boşuna değildir. O kadar ki; her fırsatta Atatürke hakaret etmeyi marifet bilenler bile başları sıkıştığında boydan boya Atatürk posterlerinden medet ummak, Lozana Hezimet deyip Montröden bir imza ile çıkılabileceğini söyleyenler, dönüp dolaşıp Lozana, Montröye sarılmak, Onun 86 yıl önceden Karadenizi kan gölüne dönmekten, Dünyayı 3. Dünya Savaşına sürüklenmekten kurtaran dehasına şapka çıkarmak zorunda kalmaktadırlar.

ÇARE YENİDEN ATATÜRK CUMHURİYETİ

Değerlerinden, devrimlerinden, birliğinden ve özgüveninden yoksun bırakmak için iç ve dış olumsuz güçlerin onyıllardır elbirliğiyle çabaladıkları Türk Ulusu, hiç kuşkusuz Atatürkün akıl ve bilim yolunda aydınlık geleceğine güvenle yürüyecektir.

Atatürkü anlamayı, ilke, devrim ve eserlerini koruyup yaşatmayı varlık nedeni ve temel görevi sayan Atatürkçü Düşünce Derneği, ülkemizin acil gereksinimi olduğunu düşündüğü devlet yönetim anlayışını 23 Nisan 2022de yayınladığı YENİDEN ATATÜRK CUMHURİYETİ MANİFESTOSU ile duyurmuştur.

Tarihin en büyük devrimcisi Atatürkü aramızdan ayrılışının 84. yılında özlem ve minnetle anarken, Onun da isteği olduğu inancıyla, bir kez daha siyaset kurumunu Yeniden Atatürk Cumhuriyeti hedefine yönelmeye, Aziz Milletimizi de bu hedefe sahip çıkmaya çağırıyoruz.

RUHUN ŞAD OLSUN BÜYÜK ATATÜRK !

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR !

Saygılarımızla.

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ BAŞKANI

Ali Karamanoglu

#ATATÜRK #10KASIM #LİDER #UNUTMAYACAĞIZ

Bu Haber Hakkında Ne Söylemek İstersiniz?

UYARI: T.C. kanunlarına uymayan, konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren, inançlara saldıran, şiddete teşvik eden ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.

Güvenlik Kodunuz 39432

Kullanıcı Adı

 
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRx
EREĞLİLİLER BU KONSERDE BULUŞACAK
EREĞLİLİLER BU KONSERDE BULUŞACAK
Başkan Akpınar Emekliler Derneğine Üye Oldu
Başkan Akpınar Emekliler Derneğine Üye Oldu