Erbakan, laf değil icraat adamıydı-

Vefatının 9. yılında ilim, fikir ve devlet adamı Milli Görüş liderimiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızı anmak ve anlamak üzere buradayız. Vefatından bu yana her yıl Şubat ayının son haftasını Erbakan Hocamızı anma ve Milli Görüş haftası olarak değerlendirmekteyiz. Erbakan Hocamızın anlatacağımız birçok yönü ve eserleri var. Her yıl Genel Merkezimizin belirlediği, Erbakan Hocamızın farklı bir yönünü ön plana çıkararak, Erbakan Hocamızın ve onun davası olan Milli Görüşün anlaşılmasını sağlamak amacıyla bu haftayı tertip ediyoruz. Bu yıl ki tema üretim, kalkınma ve adil paylaşım olarak belirlendi. Bu çerçevede bu hafta boyunca Erbakan Hocamızın fikirlerini, düşüncelerini farklı platformlarda anlatmaya çalışacağız. Burada önemli olan Erbakan Hocamızın anılması, hatırlanması değil. Zaten Erbakan Hocamızın böyle bir şeye ihtiyacı da yok. O bütün hayatı boyunca, yaratılış gayesini anladı, bizlere de anlattı ve söylediklerini de tatbik etti. Ömrünü laf üreterek değil icraat yaparak geçirdi. Bizlere de söylettiği milletimizin saadet ve selameti için takatimizin sonuna kadar çalışacağız ifadesini kendi hayatında da tatbik ederek yaşadı. Buna hepimiz şahidiz. Erbakan Hocamızın ayrıca bir hatırlanmaya, anılmaya ihtiyacı yok; çünkü geçmişte ortaya koyduğu icraatlar, yaptığı uyarılar ve bu uyarıların bugün meydana geliyor olması ister istemez herkese onu zaten hatırlatıyor. Onun davasına gönül vermiş, vermemiş, içinde bulunmuş bulunmamış herkes bir şekilde onu anmak ihtiyacı hissediyor.

Erbakan Hocamız her şeyden önce iyi bir kuldu. Varoluş gayesini bilen, bizlere aktaran ve ömrünün sonunda ne yaptıysam Allah rızası için yaptım diyen bir insandı. Ömrünün sonuna kadar önüne çıkan zorluklara rağmen, yılmadı, Allah'ın rızasını kazanmak için insanlığa, Müslümanlara, milletime ve devletime ne yapabilirim diye uğraştı. Önünde büyük bir imkân varken dünyaca ünlü bir bilim adamı olup Avrupada iyi bir üniversitede kürsü sahibi iken; o milletini, devletini ve Müslümanları düşündü. Bildiklerini, birikimini ülkesi adına kullanmak için ülkesine döndü. Ülkemizin kalkınması, Yaşanabilir bir Türkiye ve Yeniden Büyük Türkiye olması için canla başla çalıştı. Eğer bugün milliyetçilikten bahsetmek gerekirse asıl milliyetçilik buydu. O milletinin ayağa kalkmasını, diğer devletler nezdinde onurunu, izzetini korumasının büyük devlet olmaktan, üretmekten, bilim ve teknolojide önde olmaktan geçtiğini söyledi ve tatbik etti. Yeniden Büyük Türkiye derken, Türkiyenin; bu aziz milletin her alanda yine eskide olduğu gibi büyümesi gerektiğini söylüyordu ve bunun için gerekli adımları atmıştı. Çünkü bu millet 1000 yıl boyunca hem kendi içinde hak ve adalet merkezinde hareket etmiş, hem de fethettiği topraklara hak ve adalet götürmüştür. Onun için bugün Yeniden Büyük Türkiye olup, dünya siyasetinde güçlü olup, gerektiğinde yeryüzünde fitne ve fesat çıkaranlara, kan dökenlere, zulüm edenlere dur diyecek bir iradenin olmasını istemişti. Onun için ülkesine döner dönmez ilk önce kendisi bir fabrika kurmuş, motoru ülkemizde üreteceğimizi kanıtlamıştır.

Ta 1960larda ilk olarak otomobili Türkiyede üretebiliriz fikrini ortaya atmış ve bunun için Otomobil Kongresi tertip etmişti. Devrim otomobilinin kısa sürede tamamen yerli olarak üretilme aşamasında bizzat bulunmuş ve mühendisliğini yapmıştır. Önüne çıkan engelleri aşabilmek Anadoluyu ayağa kaldırabilmek için siyasete atılmış ve ilk olarak şehrimizden Konyamızdan başlayarak milletvekili olmuş, sonrasında ise parti kurarak meclise girmeyi başarmıştı. O dönemde kendisi ile aynı düşünmeyen partilerle bir araya gelmiş, 1974 ve 1977 yıllarında farklı partilerle koalisyon kurmuş ve yetkiyi alır almaz Ağır Sanayi Hamlesini başlatmıştır. Bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olan zıt kutupların bir araya gelemeyeceği tezini çürütmüş, ülke menfaatleri için farklı düşünüyor olsak bile millet olarak bir araya gelebileceğimizi, birlikte ülke için çok büyük hizmetler yapabileceğimizi kanıtlamıştır. Bugün gururumuz, övündüğümüz birçok fabrikanın, fabrika yapan fabrikaların temelleri o zaman atılmış ve kısa zamanda önemli bir kısmı da üretir hale gelmiştir. Bugün Aselsan, Tümosan, Taksan, Roketsan gibi ülkemiz için övünç kaynağımız olan silah ve makine sanayine yönelik birçok adım ta o yıllarda atılmıştır. İnsanımız hem üretsin, hem iş sahibi olsun, hem müreffeh yaşasın, hem de doğduğu yerde doysun diye ülkenin her bir tarafına yaygın fabrika ve sanayi tesisleri kurmuştur.

Dünyadaki sömürü düzenini görmüş, küresel vampirlerin dünyayı sömürdüklerinin farkına varmış ve bu konuda hem milletini hem de diğer İslam ülkelerini de uyarmıştır. Yeryüzündeki nimetlerin hakça ve adaletlice paylaşılması için adeta çırpınmıştır. Adil Düzen sitemini geliştirmiş, faiz ve sömürü sisteminin olmadığı, insanların yardımlaşarak bu sömürü sistemine muhtaç olmayacakları bir nizamı bir düzeni ortaya koymuştur. Yine elinde yetki olduğu dönemlerde de milletin vergilerinden toplanan paraları faizcilere rantiyecilere aktarılmasının önüne geçmiştir. Havuz sistemini kurmuş, milletin faize giden parasının tekrar millete dönmesini sağlamıştır. Ülke kaynaklarından herkesin eşit olarak faydalanmasını sağlamış, çok kısa sürede Türkiyenin nasıl kalkınacağını ispatlamıştır. Ama bunun için büyük bedeller ödemiştir. Erbakan Hocamız bu bedeli öderken ortaya koyduğu tavrı ile de Biz milletimizin refahı ve mutluluğu için bedel öderiz ama kesinlikle milletimize bedel ödetmeyiz mesajını vermiştir.

Erbakan Hocamızın bu atılımlarından dolayı, milletine yaptığı bu hizmetlerden dolayı 4 tane partisi kapatılmış, kendisi siyasi yasaklı olmuş, siyaset yapması engellenmiştir. Ama o yılmamış her seferinde yeni bir parti kurarak milletine hizmete devam etmiştir. Hatta kendisine bu engelleri çıkaranlara bile kötü bir söz söylememiş, onların nezdinde ülkemiz kurumlarının yıpranmaması için bu sıkıntıları sineye çekmiştir. Nezaketiyle herkesi kendisine hayran bırakmıştır. Bunu sadece ülkemizle sınırlı tutmamış, Milli Görüş Hareketini yerelle sınırlamamış, önüne, önümüze Yeni Bir Dünya sloganı ile daha büyük bir hedef koymuştur. Çünkü yeryüzünü kana ve zulme bulayanlar, sadece ülkemizde değil dünyanın her yerini özellikle de Müslüman ülkelerin enerji kaynaklarını gasp etmiş ve sömürmekte idiler. Buna bir dur demek dünyadaki sömürü düzenini de durdurmak adına eline geçen ilk fırsatta çok kısa bir sürede D-8 oluşumunu kurarak, İslam Birliğinin temellerini atarak bunun mümkün olduğunu ispatlamıştır. Bugün çokça söylenen bu adamlarla mı kurulacak İslam Birliği? sorusuna bu fotoğraf en iyi örnektir. Erbakan Hocamız yine dâhiliğini göstermiş, kendi tabiriyle nerdeyse tekeden süt çıkartmıştır. O gün D-8 Birliğine imza atan ülkelerin başında olan zihniyetlerin büyük bir çoğunluğu Erbakan Hocamızla tamamen zıt fikirlere sahip, batının ve ABDnin kontrolünde olan işbirlikçi zihniyetlerdi. Ama Erbakan Hocamızın azmi, dirayeti ve ikna kabiliyeti neticesinde Amerikaya rağmen, Avrupaya rağmen, Siyonizme rağmen bu birliği kurmayı başarmıştır.

Erbakan Hocamız İslam ülkelerine sahip çıkmış, oradaki mazlumların, mağdurların sıkıntı çekmemeleri, zulüm görmemeleri için hem maddi hem manevi imkânları seferber etmiştir. Geçmişte Afganistan, Çeçenistan, Bosna savaşlarında Müslümanların zulme uğramamaları için çaba harcamıştır. 1991 yılında Körfez Krizi çıktığında Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan gibi bölge ülkelerini dolaşarak bölge üzerinde oynanan oyunların o gün için önüne geçmiş ve bu oyunları bozmuştur. Ancak ırkçı emperyalizm bugün başka bir planla o bölgeyi kan gölüne çevirmiştir. Erbakan Hocamız son nefesine kadar da bugün yaşadığımız hadiseleri anlatmış ve bunlara karşı uyanık olmamızı öğütlemiştir. Bugün küresel fitnenin sahiplendiği, işgal ettiği Filistin ve Kudüs Davasını sahiplenmiş ırkçı emperyalizmin oyunlarına karşı 1980 öncesi Konyada Büyük Kudüs Mitingi düzenlemiş ve Müslümanların gücünü dünyaya göstermiştir. Kudüs, Filistin, dünya Müslümanları hep derdi olmuş ve onların dertleriyle ilgilenmiştir.Yine yıllardır süre gelen yavru vatan Kıbrıstaki soydaşlarımıza yapılan mezalimi görmezden gelmemiş, gerekli ciddiyeti ve dirayeti ortaya koyarak hatta askerlik konusunda uzman olmamasına rağmen ciddi bir savaş stratejisi yürüterek Kıbrıstaki kardeşlerimizi Rum ve Yunan zulmünden kurtarmıştır.

Tabi ki bütün bu söylediklerimize ilaveten Konyamız Erbakan Hocamız için önemli, Konya için de Erbakan Hocamız önemli idi. Fikirlerini hayata geçirmek, siyasi hayatına başlamak için Konyamızı seçmiş, bu manada Konyaya ve Konya halkına güvenmiş ve ilk adımlarını burada atmıştır. Konyamızda bağımsız olarak seçildiği ilk seçimde 3 milletvekili alacak oyu almış, Konya halkı da Erbakan Hocamızın bu güvenini boşa çıkarmamış ve gereken desteği vermiştir. Geçmişte TÜMOSAN, Ilgın Şeker Fabrikası, Ereğli Şeker Fabrikası gibi fabrikaları şehrimizde kazandırmıştır. Erbakan Hocamız Konyamızın neden önemli olduğunu, neden işe Konyadan başladığını, Milli Görüş davası için Konyanın ne kadar önemli olduğunu her Konya ziyaretinde üzerine basa basa anlatırdı. Bugün biz de Saadet Partisi İl Teşkilatı olarak onun öğretileri doğrultusunda, onun hatırasına uygun olarak aynı hassasiyetle sevdiği, önem verdiği şehir için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Sonuç olarak Erbakan Hocamız, bütün hayatı boyunca tüm insanlığın saadeti için çalışmamız gerektiğini öğütlemiş, bunu bir kuru temenni olarak önümüze koymamıştır. Söylediklerini tatbik etmiş, çalışmış çabalamış ve icraata koymuş olan bir liderdi. Bugün her zamankinden daha fazla anlamaya, anlatmaya ve davasına sahip çıkmaya ihtiyacımız var. Kendisini rahmetle anıyoruz. Allah rahmet etsin. Mekânı cennet olsun. Konya İl Teşkilatı olarak hatırasına sahip çıkmak, anlamak ve anlatmak adına bizler de her yıl olduğu gibi bu yıl da Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu ve Erbakan Hocamızın çalışma arkadaşlarının da katılacağı bir programla onu anmakla beraber tekrar anlamaya ve anlatmaya çalışacağız. Bu vesile ile 25 Şubat Salı günü Bera Otelde saat 20.00 yapacağımız programa herkesi davet ediyorum.

Hüseyin Saydam

Saadet Partisi

Konya İl Başkanı