​Öğrenci Gözünden Covit Günleri


​Öğrenci Gözünden Covit Günleri

Covite YKS'ye tekrar hazırlanırken yakalandığım zamanlardı. Aslında bana pek bir etkisi olmadı başlarda. Sınava yoğunlaştığım için hep evdeydim. Sınava youtube üzerinde, ders videosu çeken hocaların artması benim açımdan güzel ve verimli geçti. Dershaneye gereksinim duymadım. Sadece girdiğim deneme sınavlarının sınav gibi olmaması yani evde girdiğim denemelerin dershane ortamında yapılanınkinden farklı olması biraz ortamı ciddiyetten alıkoydu. Sonuçta evde tek başına yaptığın deneme mi faydalı yoksa dershane ortamında başındaki gözlemciyle girilen ciddi bir ortamın olması mı? Tabi bu kişiye bağlı evde düzeni kurup, ciddi bir ortamda giren kişilerde var.

Sınavın bunalımı olduğu gibi dışarı çıkıp insan yüzü aradığımız zamanlarda oldu. Sürekli evdekilerle iletişim halinde olmak hem olumlu hemde olumsuz yönler doğurdu. İnsan sonuçta gelişmiş ve iletişim halinde olan bir canlı. Sürekli aynı kişilerle muhabbet içinde olmak, bir önceki günü yaşamak, insan için bunalım yaşaması kaçınılmaz olur.

Sınavı atlatıktan sonra giderek artan vaka ve vefat sayısıyla, sıkılaşan bir tedbir baş gösterdi. Üniversite hayatımın tekrar canlanması ve ardından gelişen kitap okuma alışkanlığımı körüklemem beni bunalımdan aldı diyebilirim. Tabi vefat sayısıyla her gün içimiz kan ağladı.

Üniversite hayatımınsa YKS çalıştığım masamda geçmesi beni tekrar ara ara bunalımlara girmeme sebep oldu. Covit yüzünden her günün aynı olması, eğitimin verimsiz geçmesi, evde bunalım geçirmeler yaşamayan yoktur. Uzaktan eğitimin öğrenciler için zor ve verimsiz olması kaçınılmaz oldu. Tabi bu durumu değerlendiren insanlar da oldu. Her gün kitap, film, dizi, belgesel, vs. uğraşlarla dolu dolu geçiren insanlar. Hatta her ay kendime sözüm olan 4 kitap okumamın yanında 2021 şubat ve mart aylarında toplam 25 kitap okuyarak kendi rekorumu kırdım. Tabi bu hevesimin uzun zamandır kitap okumayarak geçirdiğim için hevesle okuduğuma bağlayabiliriz.

Tabi toz pembe geçmedi covit günlerim, çoğu insan yaşadığı gibi. Ama virüs kapmadık çok şükür. Kardeşimin lösemi olmasıyla gelişen olaylar. Sıkıcı giden hayatıma bir anda kötü günlerin eklenmesiyle kendimi bir anda hastane ortamında bir yandan ödev yetiştirme bir yandan kardeşime bakmakla yükümlü olmam eklendi. Sonra üstüne kardeşim için kan bağışı arayışına koyulmam eklendi. Çevremden kan bağışı için yazmam gereken kurumlara yazdım, çok şükür geri dönütte aldım ama kardeşimin durumunun ciddileşmesiyle kendimi cenazesinde buldum. O kadar hızlı gerçekleşti ki covit zamanında geçmeyen zamanın hızlandırılmış versiyonu yaşadım diyebilirm. Bu süreçte Allah'a olan inancım olmasa atlatamazdım.

Kardeşimi toprağa vereli 50 günü aştı. Bu süreçte üniversitede 1. yılım bitti ama bir tarafım eksik normal olarak. Allah'ın takdiri deyip, emanetini verdiği gibi aldı Rabbim. Peygamber efendimizin (s.a.v.) de 6 evlat acısı yanında bizimki nedir? Tabi yaşanmışlıklar, anılarla hatırlanıp özlem duymak elde değil. Covit günlerinde bu tarz sağlık sorunu yüzünden yüzü ekşiyen insanlar var, onların arasına bizde eklendik.

Covit günlerinin temmuz ayıyla sıkı kuralların kalkmasıyla rahat bir nefes alan halkımızın şu an planladıklarını yaparken afalladıklarını gözümle şahit oluyorum. Alışan ev hayatıyla afallamanın normal olması haklı bir sebep. Eylül ayında umduğumuz, ummak istediğimiz hayatın normalleşmesi, üniversitenin açılması yüz yüze, maskelerin ortadan kalkmasını herkesin canıgönülden isteyip, iple çekmesi o günleri. Güzel günler yakındır inşAllah. Ne kadar sevdiklerimizi covit günlerinde bırakmamızla devam eden bir hayatın içinde olmamız üzülesi bir durum ama hayat her şeye rağmen devam ediyor. Acıyla hatırlayacağımız günlere elveda. Güzel günler kapımızda inşAllah.