​Burcu Özkaya’nın kaleminden “Kuş Ölür, sen uçuşu hatırla”

Burcu Özkaya: Salgında 12 gazeteciye daha veda ettik


​Burcu Özkaya’nın kaleminden “Kuş Ölür, sen uçuşu hatırla”

COVID-19 salgınında bugüne dek Türkiyede en az 22 gazeteci hayatını kaybetti. Koronavirüs nedeniyle aramızdan ayrılan gazetecileri andığımız Veda yazı dizisinin ikinci bölümünde 12 kısa portre var. Birçoğu mesleğe gönülden bağlı olan ve hayırla yad edilen gazetecileri, meslektaşlarına ve ailelerine sorduk.

Seçkin Türesay: Hürriyetin yaşayan hafızasıydı

Basının duayenlerinden Seçkin Türesay, 18 Martta aramızdan ayrıldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin (TGC) önceki başkan yardımcılarından olan ödüllü gazeteci, 1971 yılında girdiği Hürriyet gazetesinde gece yazı işleri sorumluluğundan yayın koordinatörlüğüne dek birçok önemli görev almıştı. En yakın dostu ve uzun yıllar birlikte çalıştığı gazeteci Ertuğ Karakullukçu, acı haberi duyurduğu Facebook mesajında Türesayı şöyle anlattı:

  • Seçkin çok iyi bir insan ve çok iyi bir gazeteciydi. Uzun yıllar birlikte çalıştığım ve en yakınında bulunan bir arkadaşı olarak onun seçkin insani hasletlerinin ve seçkin gazetecilik yetilerinin sayısız olaylar içindeki tanığıyım. Gazetecilik geçmişinin öncesi de var ama, 70li yıllardaki Hürriyetin çatısı altında ve 80li yılların sonlarında da Günaydında onunla birlikteydim. Hürriyette uzun yıllar yazı işleri müdürlüğü görevinde bulundu, daha sonra genel yayın müdürlüğü yaptı. Günaydında da yayın yönetmeniydi.
  • Meslek yaşamı boyunca Seçkinin kalp kırdığına hiç rastlamadım. En çetrefil durumlarda bile olgunluğunu, sükûnetini hep korudu. Her zaman sağduyulu davranırdı. Birlikte çalıştığı gazeteciler için daima koruyup kollayıcı oldu. Yöneticiliğinde kimseyi üzmemeye, tatlılıkla iş görmeye özen gösterdi. Hani melek gibi insan derler ya, işte o öyle idi. Hep genç gazetecilerin önünü açtı, herkes tarafından çok sevildi.
  • Hürriyetin Hürriyet olduğu dönemlerle özdeşleşmiş bir gazetecilik anlayışı vardı. Döneminin sembol isimlerindendi. Rahmetli Nezih Demirkentin ekolündendi. 12 Eylül dâhil zor dönemlerde pişmiş, deneyim kazanmıştı. 12 Eylül döneminde manşet olan Zam yağmuru geliyor haberi nedeniyle hapis yatmıştı. Cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkan, özgürlükçü ve halkçı Hürriyet ilkeleri, onun da gazetecilik felsefesiydi.
  • Sezgileri çok kuvvetliydi ve olayları sayfaya aktarmakta fevkalade mahirdi. Haberin ardındaki gerçeği, hayatın dengeleri içinde dikkate almaya ve gazetenin belgesel yönünü, bu açıdan saygınlığını gözetmeye özen gösterirdi. Denebilir ki, Hürriyetin bir döneminin yaşayan hafızasıydı. Olayları gün-gün tarihleriyle hatırlardı. Işıklar, nurlar içinde uyu kardeşim; hep hatırımızda, unutulmaz hatıralarımızdasın.

Metin Türkyılmaz: Gazeteci gibi gazeteciydi

Anadolu Ajansında yıllarca editörlük, muhabirlik ve ekonomi müdür yardımcılığı yapan, Ajans Bizimin kurucusu olan, Ankaranın unutulmaz gazetecilerinden Metin Türkyılmaz‘ı 9 Nisanda kaybettik. Türkiye Gazeteciler Sendikasının (TGS) eski genel sekreterlerinden olan 55 yaşındaki Türkyılmaz , Bir gazeteci, haberini yapmadan gitmez diyordu.

Babasının öğretmenlik yaptığı Rizede 1966 yılında doğan Türkyılmaz, 1983 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümüne girdi. 1987de okulu bitirdikten sonra, 1990da İstanbul Hukuk Fakültesini kazandı. O tarihten bugünlere dek hep gazeteciliğin içinde yer aldı. 30 yılı aşan gazetecilik kariyeriyle basında iz bırakıp aramızdan ayrıldı. 1992-1994 yıllarında Anadolu Ajansında Türkyılmaz ile birlikte çalışan Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı onu şöyle anlatıyor:

  • İyi bir gazeteciydi. Haberi tüm öğeleri ile yazan, ‘gazeteci gibi bir gazeteciydi. Şimdiki gazetecilere bakıyoruz, bülten haberciliği yapıyorlar. Biz her şeyine dikkat ederdik; imla, noktalama işaretleri çok önemliydi. Haberin tüm öğelerinden kastım da örneğin; bir haberde birden fazla şirketin adı geçiyorsa, bu şirketlerin hepsi aranırdı. Hepsinden görüş alınırdı. Gazetecilik particilik değildir, yandaşlık değildir, haber haberdir ve haberin yanlışı doğrusu olmaz. Haberin öğeleri olur, haberin tarafları olur. Bir haberi sadece bir taraftan görüş alıp yapıyorsan o haber değildir. Metin de böyle bir gazeteci değildi. Bir haber için tüm tarafın görüşünü alır, öyle hazırlardı haberini.

Hasan Can: Konyanın en kıdemli gazetecisini kaybettik

Ereğli Güneş gazetesinin sahibi, emekçisi, kurucusu; yıllarını gazeteciliğe vermiş bir isim Hasan Can. Öyle ki Konyada gazetecilik yapıp da onu tanımayan yoktur denilebilir. Konya Valiliğinin düzenlediği törende Konyanın en yaşlı gazetecisi unvanını alan Can, aralık ayında 92 yaşında yakalandığı COVID-19dan kurtulamadı.

Aslen Ermenekli olan Can, İvriz Köy Enstitüsü sınavlarını kazanıp Ereğlide öğretmenliğe başlar. Uzun yıllar öğretmenlik ve Ereğli Müze Müdürlüğü yapan Can, emekli olmadan önce eşi adına Ereğli Güneş gazetesini çıkarmaya başlar. Gazete sahibi eşi Ümmügülsüm Canın vefatından sonra yayını, oğlu Bahri Can devam ettirir. Uzun yıllar öğretmenlik yapsa da gazeteciliğin babası için gönül mesleği olduğunu söyleyen Bahri Can şöyle diyor:

  • Babam uzun yıllar çok sayıda ulusal gazetenin ve TRTnin Ereğli muhabirliklerini yaparak bölgenin sesini ulusal basına taşıdı. Yıllarca öğretmenlik yaptı ama gazetecilik çok ayrı dünyaydı onun için. Babamın gazetecilik yönü onun yaşamında daha büyük bir önem taşırdı. Gazeteciliğiyle tanınır ve bilinirdi. Bu nedenle de büyük bir kayıptır.

İlhan Erk: Türkiyede salgının bizden aldığı ilk gazeteci

Resmi verilere göre Türkiyede COVID-19 nedeniyle hayatını kaybeden ilk gazeteci, spor yazarı İlhan Erk oldu. Türkiye Spor Yazarları Derneği Adana Şubesi üyesi olan Erk, Tercüman ve Güneş gazetelerinde görev yapmıştı. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şöyle dedi: Lise 1de basın sektörüne Tercüman gazetesine ofisboy olarak girdiğimde tanımıştım İlhan Erk abimizi. Yıllarca Tercüman ve Güneş gazetesinde birlikte çalıştık. Pamuk kalbiyle kimseyi kırmaz, incitmezdi, sorunlarını hep içine atardı… COVID-19 nedeniyle tören bile yapamıyoruz. Acımız sonsuz.

Hürriyet gazetesinden emekli olan Hamdi Silen ise İlhan Erki, nitelikli, vasıflı, gazeteci gibi gazeteci diye anıyor. Erkin meslekte eski toprak olduğunu belirten Silen, Yıllarca gazetecilik yaptı. kimsenin kalbini kırmayan, mülayim bir insandı. İşine de sadıktı ve çok severdi. Mekânı cennet olsun diye konuştu.

Yücel Süleyman Usta: Salgına rağmen sahadaydı

Rize Merkez Pazarköylü gazeteci ve TV programı yapımcısı Yücel Süleyman Usta, yüzlerce meslektaşı gibi salgın koşullarında da sahada görev yaptı. 29 Martta ise sosyal medyada şu bilgiyi paylaştı: Dostlar, son test sonucum maalesef pozitif çıkmıştır. Hastaneye, karantinaya kaldırılıyorum. Önce Allaha, sonra sağlıkçılara emanetim. Dualarınızı esirgemeyin.

Usta, tedavi gördüğü hastanede kısa bir süre sonra yaşamını yitirdi. Şeker hastalığına bağlı olarak tedavi gören annesi Nurhayat Usta da oğlunun ölümünden dört saat sonra can verdi. Kaçkar Medya Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Onay, gazeteci Yücel Süleyman Ustayı, kabına sığmayan deli dolu bir hemşehrimiz, bir arkadaşımızdı diye hatırlarken şöyle diyor:

  • Nerede memleketiyle ilgili bir etkinlik varsa orada bulunmak için can atardı. Dost canlısı, sıcakkanlı bir insandı. Uzun yıllar önce ilk kez televizyon macerası, televizyonumuz Kaçkar TVde başlamıştı. Rize stüdyomuzda haftada bir programı vardı. Son yıllarda İstanbul stüdyomuzdan da programlar sundu. Memleketimiz Rizeden dönüşünde rahatsızlandı. Soğuk algınlığı sanıldı, ancak COVID-19a yakalanmıştı. Kısa sürede yoğun bakıma yatırıldı ve kurtarılamadı. Gelecek vaat eden, aktif bir basın mensubu olan arkadaşımızı hayatının baharında, en verimli çağında kaybetmekten üzgünüz. Allah rahmet eylesin.

Fethi Şimşek: Gazeteciliği ilkeleriyle yapmayı severdi

Burdur Radyo ve Tv kurucusu ve sahibi uzun yıllar basın çalışanı, emekçisi Fethi Şimşek de COVID-19un aramızdan aldıklarından. Asıl mesleği öğretmenlik olan Şimşek, 1974te gazeteciliğe başlamış. Hürriyet, Tercüman, Günaydın gazetelerinde muhabirliğin ardından kendisi bir yerel gazete çıkarmış. Bu gazete 1980 darbesiyle kapatılmış. Kendisi gibi gazeteci olan oğlu Serkan Şimşek (fotoğrafta beraberler) sonrasını şöyle anlatıyor:

  • Babam 1987-1990 yıllarında gazeteyi yeniden çıkarmaya başladı. Bu sefer aylık bir gazeteydi, bir bülten gibiydi. 1990larda özel radyolar açılınca bu mecraya girdi. 1992 yılında Türkiyede yayın yapan ilk 10 özel radyodan birinin sahibi babamdı. Gazeteciliği ilkeleri ile yapmayı severdi. Hani hep bir söz vardır ya, tarafsız basın diye; babam hiçbir zaman bu söze inanmadı. Tarafsız basın olmayacağını düşünüyordu. Kendisi hep halktan yana habercilik yaptı. Hayata bakış olarak sosyalistti. Her zaman paylaşımcı oldu, eşitliğe inandı. Çalışma hayatında da hep öğretici, hep paylaşımcı oldu. Ben de şimdi radyoculuk yapıyorum. Babamdan miras aldığım ilkelerle bu işi yapmaya çalışıyorum.

Yakup Kocabaş: Hasta yatağında bile haber yazdı

Antalyanın Gazipaşa ilçesinde Gazeteciler ve Yazarlar Derneğinin başkanı ve Gündem gazetesinin genel yayın yönetmeni olan Yakup Kocabaş, 27 Kasım perşembe günü şiddetli ağrı ve hâlsizlik şikâyetiyle hastaneye gitti. COVID-19 testi pozitif çıkan Kocabaş, evde tedaviye başladı. Solunum yetmezliği nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve üç gün yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybetti. Oğlu Yasir Kocabaş, babasını şu sözlerle anlatıyor:

  • İdealist, araştırmacı gazeteciydi babam. Tefecilere karşı savaş açmıştı, bu uğurda kurşun da yedi. Bölgede bilinen, sevilen, ödüllü bir gazeteciydi. Mesleğin hakkını vererek yaptı. Bu uğurda elinden ne geliyorsa yaptı. Gözünü dahi kırpmadan hem de. Koronaya yakalandığını öğrendiğinde tedavisi evden yapılıyordu. Evden dahi gazeteciliği bırakmadı. Köşesini, haberlerini yazmaya devam etti.

Ahmet Özcan: Tüm Ardeşenin abisiydi

Ardeşenin Sesi gazetesinin ve Ardeşen Matbaasının imtiyaz sahibi Ahmet Özcan, 15 Aralıkta yaşamını yitirdi. Ahmet Özcan da Hasan Can gibi yıllarını gazeteciliğe verenlerden. Yerelde herkesin tanıdığı bir isim olan Özcan, aynı zamanda sevilen, sayılan insanlardandı. Özcan ile sekiz yıl birlikte çalışan Selim Güner, onu şu sözlerle anlatıyor:

  • Sadece biz değil, tüm Ardeşen, Ahmet abinin vefatına çok üzüldü. O, tüm Ardeşenin abisiydi. Bölgede gazetecilik mesleğini yapanlara öncülük etti. Memleketi için mesleğini fedakâr şekilde icra etti. Ne yazık ki tüm dünyayı kavuran COVID-19a yenik düştü. Yeri doldurulamaz.

Ahmet Kekeç: ‘Yağmurdan sonra görüşeceğiz, babam…

1961de Malatyada doğan Ahmet Kekeç; Aylık Dergi, Mavera ve Yöneliş dergilerinde hikâye, deneme ve eleştirilerle yazı hayatına başladı. 1985te ilk hikâye kitabı olan ‘Son İyi Şeyleri çıkardı. Bir kısmı gazete yazılarından oluşan 10 kitabı daha yayımlandı. Millî Gazete, Yeni Haber, Zaman, Vahdet, İmza ve Akit gazetelerinde muhabir, editör ve köşe yazarı gibi görevler üstlendi. Akşam gazetesinde uzun yıllar köşe yazarlığı yapan; Cine5, 24 TV ve Ülke TV programlarında yer alan Kekeç; yorumlarıyla medyada çok tartışılan bir isim oldu. COVID-19 nedeniyle hayatını kaybeden Kekeçi, oğlu Mehmet Hakan Kekeç, sosyal medya hesabından şu mesajla andı:

  • Yağmurdan sonra görüşeceğiz, babam… Artık yaşıtız. İkimiz de 33. Kabrin nûr, mekânın cennet olsun. Hislerimi, olanları ve ailem adına sunma borcum olan teşekkürleri vakti geldiğinde daha uzun yazacağım. Ahmet Kekeçin ailesi olarak yaşadığımız yas ve tarifsiz hüznün beraberinde; dualarınız, hakkı verme gayretiniz ve mesajlarınız sayesinde gurur da hissettik. Gönül isterdi ki her birine teker teker cevap verebileyim. Allah herkesten razı olsun… İnananlara ebedi ayrılık yoktur.

Ferhat Koç: Değerli bir gazeteci ağabeyimizdi

Milli Gazete Ankara Temsilcisi Ferhat Koç, 11 Haziran 1949da Ankarada doğdu. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden 1973 yılında mezun oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğünde görev yapan Koç, 1979 yılında Milli Gazetenin Ankara bürosunda çalışmaya başladı. Koç, Milli Gazetenin yanı sıra Yeni Devir, Panel gibi gazete ve dergilerde de yazılar yazdı. Ferhat Koçu anlatması için Milli Gazeteden bir temsilciye ulaşamadık fakat sosyal medyada meslektaşlarının kendisiyle ilgili paylaşımlarından birini paylaşacağız.

Gazeteci Mehmet Atalay, Ferhat Koçun ölümünü meslektaşlarına şöyle haber verdi: Kovid19a bir başka kurban da değerli gazeteci ağabeyimiz, gazeteciliğe başladığımız Milli Gazetenin Ankara temsilcisi Ferhat Koça Allahtan rahmet; ailesine, gazeteci arkadaşlarına, dostlarına başsağlığı diliyoruz. Mekânı cennet olsun.

Tevfik Fazlı Doğan: Medyayı sevdiği için gazete kurmuştu

Hatay Zafer gazetesinin imtiyaz sahibi, HD Medya Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Fazlı Doğan bir süre Hatay Devlet Hastanesinde COVID-19 tedavisi gördü, fakat kurtarılamadı. Çevresinde hayırsever ve mütevazı kişiliği ile tanınan Doğanı, bir süre birlikte çalıştığı Çetin Cemali anlattı:

  • Tevfik abinin yanında bir dönem çalıştım. Çok iyi, mütevazı bir insandı. Yardımlaşmayı severdi, yanında çalışan insanlara karşı çok duyarlıydı. Herkesin hakkını gözeten bir insandı. Medya sektörünü sevdiği için bu işe girmişti, maddi bir beklentisi yoktu. Kendisi her ne kadar gazete sahibi olsa da, bizzat aktif gazetecilik yapmadı

Süleyman Şah Gökcan: İlklerin girişimcisi

Muğla Gazetesi, Efe Gazetesi, Şah TV ve Gazete Şah ile Şah Medyanın kurucu yönetim kurulu başkanlığı yapan Süleyman Şah Gökcan da, Tevfik Fazlı Doğan gibi, bir medya kuruluşu sahibiydi ama bizzat gazetecilik yapmamıştı. Muğlalılar Gökcanı ilklerin insanı diye anıyor. İş yaşamına motorsiklet tamirciliği ile başlamış. Bölgede ilk araba plakasını basan, askeri araçlar için sekman üreten, ilk özel sürücü kursunu işleten girişimci olmuş. Ardından Şah Radyo ile medya dünyasına girmiş. Onu tanıyanlardan Muğla Devrim gazetesinin imtiyaz sahibi Mahir Ateş, Gökcanın vefatıyla birlikte Şah Medya dağıldı ve el değiştirdi diyor.