​Hüseyin Saydan Basın Açıklaması Yaptı

Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam'ın, İl Teşkilatında gerçekleştirdiği basın açıklaması


​Hüseyin Saydan Basın Açıklaması Yaptı

Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam'ın, İl Teşkilatında gerçekleştirdiği basın açıklaması

Değerli Basın mensupları;

Bugün burada gündemde olan Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında düşüncelerimizi kamuoyunda paylaşmak, öğretmenlerimizin konu ile ilgili itirazlarını da dikkate alarak bununla ilgili tepkilerimizi belirtmek üzere toplanmış bulunuyoruz. İlginizden dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Kıymetli basın mensupları; ülkemizi, milletimizi ilgilendiren her konu önemli. Ancak bir tanesi var ki; bu konu hepsinin önüne geçtiği kanaatindeyim. Hani bazen şaka yollu da olsa söylüyoruz ya! Eğitim şart diye. Evet, eğitim şart.

Bugün ekonomi, sağlık, tarım ve her alanda çektiğimiz sıkıntıların temeli eğitime dayanıyor.

Eğitimin temeli de tabiî ki öğretmenlerimiz. Bu iktidar dönemi eğitim sisteminin ayarlarıyla en çok oynanan bir dönem oldu.

Avrupa Birliği ev ödevleri kapsamında eğitimin içi de sistematik olarak boşaltıldı. Eğitim de, eğitici de itibarsızlaştırıldı. Toplumun en saygın kişileri olması gereken öğretmenlerimiz itibarsızlaştırıldı. Sözleri geçmiyor, dinlenmiyor artık. Ve biz buradan vatana millete hayırlı evlatlar bekliyoruz. Liyakatli insanlar bekliyoruz. Olmaz, olmadı ve böyle giderse olmayacak.

Öğretmenin, idarecinin hiçbir yaptırımı olmadığı, sınıfta kalmanın olmadığı, diplomanın okulun önünden geçene verildiği bir dönemi yaşıyoruz.

Son günlerde özellikle Öğretmenlik Meslek Kanunu kapsamında yapılacak sınavla gündeme gelen tartışmalar; öğretmenlerimizin zaten aralarında mevcut bulunan ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, aday öğretmen, kadrolu öğretmen, özel okul öğretmeni, atanamayan öğretmen ayrımına yenilerinin eklenmesini sağlayacak ve öğretmenlerimizi uzman, başöğretmen gibi yeni ayrımlarla karşı karşıya bırakacaktır.

Büyük mütefekkir Nurettin Topcunun Maarif Davası olarak isimlendirdiği ve bir milletin tüm bireylerini doğumundan ölümüne kadar doğrudan ilgilendiren Eğitim Sistemi, ülkemizde maalesef her bakan değişikliğinde alt üst edilen ve ortada ne eğitim ne sistemden bahsedilecek bir halin kalmadığı yapıya dönüştürülmüştür. .

Bugün eğitim sistemimizin ve öğretmenlerimizin temel sorunları ve beklentileri Öğretmenlik Meslek Kanunu ile getirilecek uzman öğretmen, başöğretmen ayrımı tartışmalarının gölgesinde kalmaktadır.

İktidar hemen hemen her önemli konuda yaptığı gibi; Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlıklarında da tarafların, öğretmenlerimizin, sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin bu konu hakkındaki düşünce, öneri ve eleştirilerini almadan ben yaptım oldu mantığı ile hareket etmektedir.

İktidar tarafından getirilen tasarı incelendiğinde; öğretmenlerimizin özlük hakları, sorunları ve beklentileri ile alakasız, öğretmenlerimizin temel ve asgari beklentilerini karşılamaktan uzak bir kanun hazırlanmış olduğunu görüyoruz.

Yine Nurettin Topcunun muallim sadece bir memur değildir. Belki genç ruhları kendilerine mahsus manadan bir örs üzerinde döverek işleyen bir demircidir dediği ve geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimiz, bugün açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir.

Sözleşmeli, ücretli ve özel okul öğretmenlerimize asgari ücret ve hatta daha altında bir gelirin reva görülmesi, esasen iktidarın eğitim ve öğretmene verdiği değerin somut bir ifadesidir.

Âdemoğlunu, beşikten alarak mezara kadar götürüp teslim eden, dünyanın en büyük mesuliyetine sahip insan olan öğretmenlerimizin yeni ayrımlara tabi tutmaya, zaten başlı başına bir uzmanlık alanı olan öğretmenliğin uzman, başöğretmen gibi yeni ve anlamsız ayrımcılığa tabi tutulması kabul edilemez.

İktidarın konunun tüm paydaşlarının, öğretmenlerimizin, ilgili tüm sendikaların ve sivil toplum kuruluşlarının ve konuyla ilgili üniversite birimlerinin görüşlerini alarak Öğretmenlik Meslek Kanununu yeniden gözden geçirmesi gerekmektedir. Yine bu kapsamda ve öğretmenlerimizin sorunlarına çözüm getirme bağlamında;

- Öğretmenlerimizin arasındaki farklı çalışma statüleri (sözleşmeli, ücretli, atanamayan, özel okul, usta, uzman, başöğretmen gibi ayrımlar) kaldırılmalı; aynı işi yapan öğretmenlerin aynı maaşı alması temin edilmelidir. Tüm öğretmenlerin kadrolu ve sosyo-ekonomik güvenceli çalışma esası kabul edilmelidir. Eşit işe eşit ücret uygulamasına geçilmelidir. Ek gösterge ilgili kısıtlar ve sınırlar ortadan kaldırılmalıdır.

- Öğretmenlere yönelik şiddetin ve mobbingin engellenmesi için mevzuata ağır ve caydırıcı düzenlemeler getirilmeli, öğretmenlerimizin çalışma koşul ve şartları iyileştirilmelidir.

- Mesleğe kabul, atama, yer değiştirme ve terfiler hakkında objektif kriterler getirilmeli; torpil ve iltimasın önüne geçilmelidir.

Mesleğe alımda değerlendirme komisyonu gibi mülakat, iltimas, torpili çağrıştıran uygulamalardan vazgeçilmeli; objektif kriterler getirilmeli, denetlenebilir ve hesap verilebilir, şeffaf bir yöntem tercih edilmelidir.

- Öğretmeni güçlendirici, gerçek ve layık olduğu toplumsal konumu yeniden sağlayacak, meslekî itibarı temin edecek politikalar geliştirilmeli, izlenmelidir.

- Öğretmenlerimizin sendikal yapılanmasında yandaş/muhalif sendika ayrımı, anlayışı ve uygulamaları terk edilmeli ve hak arama özgürlüklerinin önü açılmalıdır.

- Eğitimin ana aktörü, temel ve vazgeçilmez unsuru olan öğretmenlerimizin sınıf içerisinde uygulanan programdan sorumlu olabilmesi, öğrencilerin durumu ve beklentilerine uygun hareket edebilmesi ve sınıf özerkliğinin temini açısından ders içeriği, müfredat ve yardımcı kaynaklar konusunda öğretmenlerimize inisiyatif tanınmalıdır.

İktidar, öğretmenlerimizin var olan sorunlarına yenilerini ekleyen ve hiçbir soruna çözüm üretmeyen kanundan vazgeçip, köklü davamız olan maarif davasının temel unsuru ve baş aktörü olan öğretmenlerimizin sorunlarını çözüme kavuşturan,

tüm tarafların görüşlerini, fikir ve beklentilerini dikkate alan ve sorun yerine çözüm üreten bir düzenlemeye gitmelidir.

İktidar ben yaptım oldu, ben ne dersem o olur anlayışını terk etmeli, hangi konu olursa olsun tarafların taleplerini dikkate almalıdır. Bugüne kadar hep bu anlayışla işlettiler. İnşallah yine aynı hatalara düşmezler. Kimse kötü niyetli değil. Öğretmenlerimizin, eğitim camiasının haklı taleplerini yerine getirirler.

Bu toplantı vesilesi ile ben bütün çalışan, sözleşmeli çalışan, atanamayan kadro bekleyen öğretmenlerimize kolaylıklar diliyorum. Hepsinin ayrı ayrı işi zor. Rabbim yardımcıları olsun.

Basın mensubu arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Sağolun, varolun.