​HÜSEYİN SAYDAM DEVE KUŞU BENZETMESİ YAPTI

KAFASINI KUMA GÖMEN DEVE KUŞU GİBİLER!


​HÜSEYİN SAYDAM DEVE KUŞU BENZETMESİ YAPTI

AB Uyum Yasaları diye getirilen yasaların; insanı, çocukları, geleceği ve aileyi öğütmeye devam ettiğini belirten Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam, Tamamen siyasallaştırdıkları STKlarla, sendikalarla ve emrindeki basın marifetiyle LGBT yürüyüşü filan yaptırarak sanki o yasaları kendileri yapmamış, bu kadar tahribatı kendileri yapmıyormuş süsü vermektedirler. Kafasını kuma gömen deve kuşu gibiler aynı dedi

Saadet Partisi Ekim ayı İl Divan Toplantısı il binasında gerçekleştirildi. Divan toplantısına Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi Lütfi Yalman, Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam, İl Başkan Yardımcıları, İlçe Başkanları ve çok sayıda partili katıldı. Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam, Geçtiğimiz günlerde Bartında meydana gelen, maden kazasında vefat eden kardeşlerimize Allahtan rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum diyerek, konuşmasına başladı.

YAŞANAN HER OLAYDA İHMAL VAR!

İnsan hayatına önem verilmediğini, en ucuz şeyin insan hayatı olduğunu ve böyle bir ülkede yaşandığını belirten Saydam, Tabi ki böyle bir kaza ile ilk defa karşılaşmıyoruz. Yakın tarihte Somada yaşadık. 301 cana mal oldu. Ermenekte yaşadık. Ve daha önceleri de bu tür pek çok kazalar yaşandı. Ülkemiz madenler yönüyle zengin bir ülke. Tabi ki bu madenlerin çıkarılması gerekiyor. Ancak dünya ülkelerine göre daha modern şartlarda, daha sıkı tedbirlerle yapılması gerekiyor. Yaşanan kazalardan kaynaklı bu konularda en tecrübeli ülke biziz.

Her yaşanan hadiseden sonra, arızayı eksiği görüp ona göre daha iyi tedbirler alınması gerekiyordu. Ancak bu iktidarla değil. İstişareye kapalı, ben yaptım oldu mantığıyla hareket eden bir anlayış bunu ortaya koyamaz. Koymuyorlar da zaten. Zihniyetin değişmesi gerekir. Geriye dönük inceleyelim. Her yaşanan hadisede ihmal olduğu ortaya çıkıyor ve bir şekilde bastırılarak konuların üzeri kapatılıyor. Yazık. İnsanımıza yazık. Emeklere yazık. Ülkemize yazık. Diğer taraftan sıkıntıların normalleştiği, normalleştirildiği, sanki hayat böyle yaşanırmış, hayat standartları bu şekilde imiş gibi bir algının oluşturulduğu zamanı yaşayarak, bir seçime doğru adım adım yaklaşıyoruz dedi.

YANLIŞ DAHA BÜYÜK YANLIŞLA DÜZELTİLMEK İSTENİYOR!

Hayatın her alanında 7den 70e herkesin sorunlu hale getirildiğini aktaran Başkan Saydam, emeklilerin, çalışanların, çalışamayanların, iş bulanların, iş bulamayanların, iş beğenmeyenlerin, EYTlilerin, öğretmenlerin problemlerinin olduğunu kaydetti. Öğretmenlerin kendi içinde 8-10 probleme ayrıldığını ifade eden Saydam, Öğrenciler, yurt sahipleri, eğitim, sağlık, sağlık çalışanları, doktorlar, kiracılar, ev sahipleri, araç sahipleri, KHKlılar, güvenlik, uyuşturucu, şiddet, çiftçi, besici, küçük esnaf, sözleşmeli çalışanlar, taşeron işçileri, engelliler, basın, basın çalışanları, avukatlar, hemen hemen toplumun bütün kesimleri lokal olarak problemli hale getirildi. Herkes kendi derdine düşmüş durumda. Ekonomik olarak hepimiz sıkıntı çekiyoruz. Buna hükümet dâhil, iktidarın belediyeleri dahil, iktidar yağcısı basın dahil. Vatandaşımız bu ekonomik tablo karşısında eziliyor. Bunu bir kısmı dile getiriyor. Ama bir kısmı oy verdiği partiye zarar gelmesin diye pembe tablolar çizmeye devam ediyor. Yapmayın kardeşim. Hepimiz bu hayatı yaşıyoruz. Hani diyorsunuz ya zaman zaman hepimiz aynı gemideyiz diye. Evet, aynen öyle, hepimiz aynı gemideyiz. Geminin salladığını hepimiz hissediyoruz. Özellikle iktidar ve avanesi acıdan kıvranıyor ama kesinlikle belli etmemeye çalışıyorlar. Bazen ağrı kıvrandırıyor. Gizleyemiyorlar. ‘Şimdi geçer yalanıyla hem kendilerini hem de vatandaşı kandırmaya devam ediyorlar. Yanlış, daha büyük yanlışlarla düzeltilmeye çalışılıyor. Bu da haliyle; gelir adaletsizliği arasındaki uçurumu her geçen gün daha da büyütüyor. Sistemi ele geçiren sermaye sahipleri; ucu kaçan ekonomiyi iyice kontrolden çıkarmakla tehdit edip daha büyük tavizler istiyor. Büyük hazine soygunu şeklinde gerçekleşen Kur Korumalı Mevduat bunun bir tezahürü değil mi? Aynı şekilde iktidarın dış güçler diye tabir ettiği yapı da; hem ekonomide, hem ahlakta, hem de dış politikada tavizler istiyor. Maalesef iktidar da millet hariç kim ne istediyse harfiyen yerine getiriyor. 20 sene öncesine kadar her alanda kendi kendimize yetebilen bir ülke iken iktidar, 20 yılda bütün her şeyi tüketti. Kendileri açıkladıkları için ifade ediyorum; geçmişte küçük bir kesim yardıma muhtaç iken, az bir kesim FAK-FUK-FON denilen kurumdan yardım alırken, şimdi hemen

hemen herkes yardıma muhtaç hale gelmiş. Herkes el açar hale gelmiş. Ve devletin bütün kurumları da FAK-FUK-FON gibi çalışıyor. Valilikler, Kaymakamlıklar, Belediyeler, muhtarlıklar, Diyanet, Kızılay, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, vakıflar, dernekler. Devlet kurumu olup da bu işe bulaşmayan bir Devlet Su İşleri ile bir de Karayolları kalmış sanki. Eğer kendi içlerinde onların da bu tür faaliyetleri varsa onu da bilmiyorum. Sokaklar dilencilerle dolu. Yapılan sosyal yardımın büyüklüğünden övünen bir iktidarla karşı karşıyayız. Hem Cumhurbaşkanı hem de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı kendileri ifade ettiler. Hepimiz dinledik. 2002 ile 2022 kıyaslaması yapıldı. Sanki övünülecek bir şeymiş gibi rahatlıkla ve övünülerek söyleniyor. Biz anlamakta güçlük çekiyoruz şeklinde konuştu.

FATURALAR FABRİKA İŞLETİLMİŞ GİBİ GELİYOR!

Kış aylarına giriyoruz. Kömür, madencilerin ocağını söndürürken; gariban kesimin de cebini, canını yakmaya devam ediyor. Tonu 5 bin TL olmuş. Kiralar en ucuz 3 bin, 4 bin TL diyen Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam, konuşmasını şöyle sürdürdü: Gıda fiyatları ortada. Evlere gelen doğalgaz, elektrik faturaları sanki fabrika işletirmiş gibi. Asgari Ücret ise 5 bin 500 TL. Nasıl geçinecek insanımız? Geçinemez. Evine tek maaş giren bir vatandaş evi kira bile olmasa geçinemez. Üzerine başa basa söylüyorum. Ge - çi – ne – mez!

Vatandaşımızın tek maaşla bu şartlarda geçinebilmesi mümkün değil. Bu sebeple eli iş tutan herkes çalışmaya mecbur ediliyor. Aile dediğimiz kavram zaten küresel zalimlerin hedefinde. Her yönüyle aile dağıtılmaya çalışılıyor. Ekonomik zorluklarla da bizim anladığımız, aile kavramı sistematik olarak çaktırmadan ortadan kaldırılıyor. Koca koca evlerimiz var artık. Ama o koca evler aile bireylerinin sadece pansiyon olarak kullandığı mekânlar haline geldi. Evlerde herkes bireysel yaşıyor artık. Herkes birbirinden kopmuş durumda. Herkesin bir odası, bir dünyası, bir hayatı var. Ev pansiyon gibi kullanılınca evin giderleri ortak ödeniyor. Geçmişte söylenen Alman usulü denilen bireysel yaşam biçimi şu anda bizde de yaşanıyor. Ve bu durum o kadar normal hale geldi ki. Az bir kesim dışında kimse yadsımıyor. Kimsenin garibine gitmiyor. Dedim ya alıştırdık.

YÜCE YARADANI KANDIRAMAZSINIZ!

Ailenin dağıldığını ifade eden Saydam, sosyal düzenin bozulduğuna da dikkat çekti. Kontrol mekanizmasının bozulduğunu vurgulayan Saydam, şunları kaydetti: Halbuki bizi biz yapan ailedir. Binlerce yıldır bizi ayakta tutan ailedir. Bu büyük bir tehlikedir. Ülke güvenliği meselesidir. Ama bütün bu olanlar gözümüzün içine baka baka yapıldı. Hâlâ da vazgeçmiş değiller. İşte Avrupa Birliğine gireceğiz diye yerine getirdikleri ev ödevlerinin sonuçları bunlar. Geçmişte CHP zihniyetinin muasır medeniyet seviyesine çıkacağız diye batının ilmi, bilimi, teknolojisi yerine saçma sapan giyim kuşam gibi değerlerini ülkemize dayattığı gibi AK Parti de hatta daha da ileriye giderek batının sapkınlıklarını ülkemize taşımış ve yasalaştırmıştır.

AB Uyum Yasaları diye getirilen yasalar; insanımızı, çocuklarımızı, geleceğimizi, ailemizi öğütmeye devam ediyor. Bunlardan vazgeçmiyorlar. Ama arka tarafta tamamen siyasallaştırdıkları STKlarla, sendikalarla ve emrindeki basın marifetiyle LGBT yürüyüşü filan yaptırarak sanki o yasaları kendileri yapmamış, bu kadar tahribatı kendileri yapmıyormuş süsü vermektedirler. Kafasını kuma gömen deve kuşu gibiler aynı. Bakın, bizi kandırdığınızı zannedersiniz. Vatandaşın bir kısmını da kandırırsınız. Ama yüce yaratanı kandıramazsınız. O her şeyi görüp biliyor. Bugün algı yaparak bu kurduğunuz bozuk düzeni devam ettirme peşindesiniz. Bu algılarınızın huzuru mahşerde bir işe yaramadığını göreceksiniz. Getirilen yasalarla aile düzenini bozup, evin kadınını, erkeğini, yetişkin çocuklarını gece gündüz demeden çalışmaya mecbur edip, sonra da Cumhurbaşkanı önüne gelene çocuk soruyor. Kaç çocuk var diyor.

Yahu bu şartlar altında çocuğu ne yapsın adam? Veya çocuğu ne zaman yapsın? Ayrıca çocuğa kim bakacak? Nasıl bakacak? Haliyle kimse çocukla filan uğraşmak istemiyor. Gençler evlenemiyor. Evlenenler çok kısa sürede boşanıyor. Nüfusumuz yaşlanma eğilimine girdi. Bu büyük bir tehlike değil mi? Bu durum ülkenin geleceği adına tehdit değil mi? Bu güvenlik meselesi değil mi? Tabi ki tehdit. Tabi ki güvenlik zafiyeti. Bu sosyal ve ekonomik zorluklar; bir kısmı iş bilmezlik ama bir kısmı da özellikle meydana getirilerek bir taşla 8-10 kuşu birden vurmuş oluyorlar. Ülke her alanda zayıf, tavizkar hale getiriliyor. Parası olan sermaye sahipleri, rantiye, bankalar 5-10 kat daha zenginleşiyor. Geriye kalan vatandaşın büyük bir kısmı ise iyice fakirleşiyor. Sosyal yardıma muhtaç hale geliyor, bankalara muhtaç hale geliyor. Babadan, dededen kalan gayrimenkuller el

değiştirmek zorunda kalıyor. Aile dağılıyor. Sosyal patlamalar meydana geliyor. Gelir adaletsizliği üzerinden kutuplaşmalar meydana geliyor.

Ülkemizin yetiştirdiği geleceğe yön verecek yeni taze beyinler ülkeyi terk etmek zorunda kalıyor. Yani yıllardır üstüne basa basa söylediğimiz Haim Nahum planı adım adım yerine getiriliyor. Neydi bunlar; Aç bırakacağız, İşsiz bırakacağız, Borca esir edeceğiz, Milli ve manevi değerlerinden uzaklaştıracağız, Kolay lokma haline getirip, Sonrada yutacağız. Bu plan tıkır tıkır işliyor. Saadet Partisi olarak bu oynanan oyunun farkındayız ve vatandaşlarımızı uyarıyoruz. Kıymetli vatandaşlarımız; önümüzde yakın bir zamanda bir seçim olacak. Bir sandık önümüze gelecek. Biraz önce ifade ettiğim hususlar açısından, ülkemizin geleceği açısından bu kaygıları bu endişeleri çeken tek parti biziz. Geçmişte de olsun, bugün de olsun Milli ve manevi değerlerimize biz sahip çıktık, yine sahip çıkacak olan biziz. Bu sebeple de bütün vatandaşlarımızı kendi değerlerine sahip çıkan partiye, partimiz Saadet Partisine destek vermeye davet ediyorum. İnsanımız bir şekilde yaşıyor. Sözün başında ifade ettim. Alıştırılmışız. İnsani yaşama standartlarının bu olduğu kabul görmüş. Ülkemizin içinde bulunduğu durum, maddi ve manevî olarak vatandaşı üzdüğü yetmezmiş gibi bir de aynı zihniyetin şehre tezahür etmesi, vatandaşı daha da yoruyor.

ŞEHİR BİRÇOK PROBLEMLE BOĞUŞUYOR!

Denetimsizliğin had safhada olduğunu belirten Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam, şehrin gündemine dair de değerlendirmelerde bulundu. Şehirde kimin ne yaptığının belli olmadığının altını çizen Saydam, Şehri gezin. Yollarımız köstebek yuvasına dönmüş. Bakım çekim yok. Şimdi bir kaç noktada asfalt döktüklerini, yama filan yaptıklarını görüyorum. Kış geldi, yağmurlar yağmaya başladı. Bizimkilerin de ağustos böceği misali akılları başına geldi sanki. Bir yaz saz çaldılar. Festivaller, eğlenceler gırla gitti. Şimdi kış bastırınca derdine düştüler. Alel acele bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Birçok noktada çöp kenarlarına atılmış, zamanında alınmamış, hem çöp toplayıcılar tarafından hem de başıboş köpekler tarafından dağıtılmış çöpler görüyoruz. Sosyal medyada da vatandaşımız paylaşıyor zaten.

Şehrin trafik problemi çözülmedi, çözülemedi. Her gün artarak devam ediyor. Buna yönelik bir çalışmada yok zaten. Bozkır Derede 2022 yılında hala yolu olmayan bir mahalle olduğunu geçtiğimiz günlerde Milletvekilimiz yerinde ziyaret ederek mahallelimizin problemini dile getirmişti. Yine geçtiğimiz senelerde Taşkent Balcılar Mahallesinin barajdan kaynaklanan yol problemi olduğunu dile getirmiştik. Bir kısım yapmışlar, yapıyor gibi yapmışlar. Ama yakın zamanda müteahhit bütün iş makinelerini toplamış gitmiş. Yani bu kış da sıkıntıyı çekmeye devam edecek yöre halkı. Şehrin ciddi manada otopark problemi var. Şehir merkezinde birçok bölgede otopark bulunamıyor. Ayrıca belediye ulaşımı ucuz sağlıyor ancak bunun acısını herhalde araç sahiplerinden çıkarıyor. Var olan otoparklar da fahiş bir şekilde fiyatlandırılıyor. Yine şehrin birçok bölgesinde yaya üstgeçitlerinin olması gerekiyor. Ancak bunlar yönüyle de hiçbir çalışma yapıldığını göremiyoruz. İnsan hayatının bir önemi yok. Bu gözle bakıyorlar. Bunu rahatlıkla görebiliyoruz.

Değerli kardeşlerim; Bu iktidarın en çok övündüğü hususlardan bir tanesi sağlıktı. Güya sağlıkta reform yapmışlardı. Vatandaşlarımızın da takdiridir ki; şu anda en çok problem sağlıkta yaşanıyor. Birçok birimde randevu alınamıyor. Görüntüleme cihazları için 1 ay 2 ay gün veriliyor. Koskoca hastaneler yapmışlar. Neyin nerde olduğu belli değil, nasıl işlediği belli değil. Şehrin asayiş anlamında da birçok problemi var. Her gün kavgalar, adam öldürmeler, yaralamalar meydana geliyor. Hırsızlık olayları artmış durumda. Uyuşturucu kullanımı noktasında da durum bildiğimizden daha vahim olduğu söyleniyor. Sokaklar güvenli değil. Yani anlayacağınız alıştırılmışız. Çözümü olan bu problemleri çözmek yerine bunlarla yaşamaya alışın politikası uygulanarak, şu an ki duruma razı edilmişiz. Önümüzde bir seçim var. Genel seçim olacak. Sonrasında ise, hemen bundan 1 yıl sonra yerel seçimler yapılacak. Buraya kadar olanlardan, bugüne kadar olanlardan iktidar sorumluydu. Halkımız güvendi oy verdi. Vatandaşımız hem yerelde, hem de genelde Ak Partiyi 22 senedir iktidarda tuttu. Ancak vaziyet ortada. Yukarda saydık. Daha birçoğunu da sayamadık. Çünkü zamanımız yetmez. Hepimiz biliyoruz, herkes biliyor. Bu problemleri birlikte yaşıyoruz. İktidarın iş yapma becerisi, bilgisi, iş tutuşu, olaylara bakışı, ekonomiye bakışı, tarıma hayvancılığa bakışı, yatırım öncelikleri, bina yapınca mesele çözülecek zannetmesi, insana bakışı, kendinden olmayana, kendisi gibi düşünmeyene bakış açısı bu. Bu kadar yapabiliyorlar. Bu sebepten dolayı bu iktidardan bir şeyler yapmasını beklemek nafile. Eksik bile olsa var olanı bozanlardan, problemleri düzeltmeyi beklemek artık doğru olmaz.

Artık vatandaşımız da bu gerçeği görüp ona göre hareket etmeli ve bu yanlıştan dönülmelidir. Biz bu ülkede çözülmesi gayet mümkün ve kolay olan bu kadar problemle neden yaşayalım ki? İletişim çağında yaşıyoruz. Teknoloji dünyasında yaşıyoruz. Doğal yer altı, yer üstü zenginliklerimiz var. Ülkemizde 4 mevsim yaşanıyor. Üç tarafımız denizlerle çevrili.

Çalışacak, düşünecek, üretecek genç bir neslimiz var. Elhamdülillah her şeyimiz var. Ama bütün bu varlık içinde yokluk çekmeye neden razı olalım ki? Bunu tersine çevirmek mümkün. Bütün vatandaşlarımıza sesleniyoruz. Gelin Saadet Partimizde buluşalım. Ve ülkemizi sözde değil özde itibarlı, sözü geçen, müreffeh, yaşanabilir bir ülke haline getirelim. Aksi takdirde kimsenin yakınmaya hakkı olmayacaktır.

Aksi takdirde böyle devam ederse Erbakan Hocamızın tabiriyle ‘dövecek diz bile bulamayabiliriz. Biz Saadet Partisi olarak 1969dan beri 53 yıldır, kendi menfaatlerimiz için değil milletimizin, ülkemizin hatta İslam Coğrafyasının ayağa kalkması için siyaset yaptık. Bugün hâlihazırda ülkede üretim yapan fabrikalarda bizim imzamız vardır. Organize Sanayiler bizim projemizdir. Taa 70li yıllarda ağır sanayi hamlesi ile ülkeye kazandırdığımız fabrikalar, tesisler bugün ülkemizin gözbebeği, en gözde kuruluşlarıdır. Kurduğumuz fabrikalarla ülkemizi dışa bağımlı olmaktan kurtarmaya çalıştık. Ve bunları 53 yıllık siyasi hayatımızda bize verilen yarım yamalak yetkiyle farklı zamanlarda toplasanız 5 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleştirdik. Ahlâk ve maneviyata yönelik adımlar attık. Ne partimizin menfaati, ne şahsi menfaatlerimiz için vatandaşımıza yalan söylemedik. Milletimizi kandırmadık. Özümüzle, sözümüzle samimi olduk. Şunu biliyoruz ki; ahlakı öncelemeyen hiçbir iktidar muktedir olamayacaktır. Ne kadar ekonomi bilirseniz bilin, hangi tarım politikasını uygularsanız uygulayın, hangi eğitim sistemini getirirseniz getirin, koca koca binalar yapın, adalet sarayları yapın, her yere kamera mobese takın, ahlak olmazsa hepsi boşa çıkacaktır. Öyle de olmadı mı zaten? İktidar her yere kamera takmadı mı? Hepimizi izlemiyor mu? Kaç tane ekonomi modeli denediler. Neden düzelmiyor? Enflasyon niye düşmüyor? Doları niye tutamıyorlar? Kaç sefer bakan değişti? Kaç defa eğitim modeli denendi? Niye yürümüyor? Çünkü anlayış olarak ahlaksızı ödüllendiren, dürüst insanları cezalandıran bir anlayışları var da ondan. Düzelmeeeez. Düzelmeyecekte.

Görünen o ki iktidar da bu anlayışını değiştirmeyecek. O halde vatandaşlar olarak bir anlayışımızı değiştireceğiz, bu iktidarı değiştireceğiz ve hepimiz rahatlayacağız inşallah. Yoruldular, yaşlandılar. Dinlendireceğiz demiyorum, direkt emekli edeceğiz inşallah onlar da biz de rahatlayacağız diye konuştu.

SAADET PARTİSİ OLARAK YENİ BİR BAŞLANGIÇ YAPACAĞIZ

Önümüzdeki hafta sonu 30 Ekimde Saadet Partisinin 8. Olağan Kongresinin yapılacağını da söyleyen Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam, konuşmasını şu cümlelerle noktaladı: İnşallah tüm teşkilatlarımızın, vatandaşlarımızın katılımı ile büyük bir coşku ile gerçekleştireceğiz. Şu anda Konya olarak İl, ilçe, gençlik ve hanım kollarımız çalışmalarını yürütüyorlar. Tüm teşkilatlarımıza teşekkür ediyorum.

Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlunun liderliğinde yeni bir başlangıç yaparak ülkemizi içinde bulunduğu durumdan çıkarmak için bütün gücümüzle, bütün unsurlarımızla çalışmaya devam edeceğiz. Bütün Konyalı kardeşlerimizi de hem kongremize hem de Saadet Partimizde ülkemizin geleceği için birlikte hareket etmeye davet ediyorum. Şimdiden kongremizin hayırlı olmasını diliyorum. ‘Kararlıyız. Türkiyenin iktidarında Saadet var sloganıyla inşallah bütün insanlığın Saadeti için çalışmaya devam edeceğiz.