​DUYGUSAL ZEKA MI VİCDAN MI-

VİCDAN


​DUYGUSAL ZEKA MI VİCDAN MI-

Herkesin dilinde bir duygusal zekâ kavramı. Duygusal zekâsı yüksek insanlar, duygusal zekâsı yüksek çocuklar yetiştirelim. Böylece duygusal zekâsı yüksek toplum oluruz ve mutlu oluruz. Peki, gerçekten bu böyle mi? Duygusal zekâ dediğimiz kavram nedir? Bir tanıma göre Duygusal zeka; kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularına empati beslemesi ve duygularını yaşamını zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme yetisidir.(Kaynak: https://aynapd.com/duygusal-zeka-nedir/)

Bu kavram IQ yani zekâ seviyesi kavramına göre oluşturulmuş EQ yani Emotional Quotient teriminden doğmuştur. Bu kavramın ortaya çıkmasında en önemli etken Amerika ve Avrupa toplumlarında madde eksenli hayat anlayışı ve her şeyi maddi ölçülere göre yaşama durumudur. Manevi hasletlerden yoksun toplumlara bu hasletleri verebilecek bir kavram oluşturma çabası ortaya çıkmış ve psikoloji bilimi çerçevesinde duygusal zekâ bir çare olarak sunulmuştur.

Fakat bakıldığında gerçekten bir çare olmuş mudur? Yukarıdaki tanım kapsamında kişinin duygularını ve başkalarının duygularını anlama olarak ifade edilse de hem terim hem de içerik olarak manevi hasletleri karşılayacak kadar geniş bir kavram değildir. Sadece duygu ve zekâ kelimeleri ile sıkıştırılmış bir durum vardır. Tek başına ne duygular ne de zekâ insanın veya toplumun birbirini anlamasına yardımcı olamaz. Her duygu olumlu bir durumu ifade etmediği gibi zekâ da sadece bilinç düzeyinde kısıtlı bir problem çözme becerisini ifade eder. Olumsuzluk ve kısıtlılık da barındıran bu kavram ne kadar çözüm olabilir? Tabi ki çokta bir şey vaat etmiyor. Sadece teorik çerçevede dolu bir içerik ve çare gibi sunulan duygusal zekâ pratikte hiçte bu durumu karşılamıyor.

Peki, manevi hasletlerin bireysel ve toplumsal olarak yaşanması ve bunun sonucunda da huzurlu ve mutlu bir toplumun ortaya çıkması ne ile mümkün olur? Bunun için çare yine bizde. Bizde ki vicdan kavramı bunun çözümüdür. Vicdan dediğimiz kavram; sevgi, saygı, merhamet, hoşgörü, empatik bakış ve diğerkâmlık gibi birçok hasleti içinde barındırır. Vicdan sahibi bir birey bu hasletlerin hepsine sahiptir. Ve amacı dünyadaki tüm varlıkların huzurlu ve mutlu olması için çaba göstermektir. Bencillik duygusuna sahip değildir. Vicdan sadece duygu ve zekâ ile kısıtlı değildir. Bunlarla beraber düşünce, hal, tavır, akıl gibi birçok kavramı kapsar ve bunları toplumun yararına kullanmayı telkin eder. Vicdan sahibi insanın adalet duygusu da gelişmiştir. Vicdan sahibi insanın her hali hareketi, sözü dengeli ve tutarlıdır.

Vicdan her zaman iyiyi, güzeli ve adaletli olmayı telkin eder. Güzel ahlak sahibi olmakta vicdan kavramı dâhilinde sahip olunan güzel hasletlere sahip olmayı ve hayata uygulamayı ifade eder. İşte duygusal zekâ tek başına bunu karşılayamaz.

Huzurlu ve mutlu toplumların olabilmesi için duygusal zekâya sahip bireyler değil vicdan sahibi bireyler gereklidir. Vicdanının sesini dinleyen her birey güzel ahlak sahibidir. Ve toplumun da her anlamda huzurlu, mutlu ve kaliteli olabilmesi için çaba harcar.

Vicdan; Allah ile insan arasındaki bağlantının sağlandığı noktadır. Allah ise vicdana sürekli iyiyi ve güzeli ilham eder. Bu nokta gönülde bulunur. Vicdanına uyan insan gönlü güzel ahlakı iyi insandır.

Gönlü güzel ve ahlakı iyi insanların hâkim olduğu bir toplum ise her yönden huzurlu, mutlu ve kaliteli bir toplumdur.

Sonuç olarak: Vicdanının sesini dinleyen, gönlü güzel ve ahlakı iyi insanlar yetiştirmek öncelikli yapılması gerekendir. Bunun en etkili ve kolay yolu da örnek olmaktır. Hem bireysel hem de toplumsal bazda kurtuluş reçetesi budur.

Gökmen UÇAK Psikolojik Danışman-Yazar