Kapat !

Biz böyle gördük,, böyle yaşadık...

O yıllar daha güzeldi. Bir çoğumuzun çocukluk yıllarının böyle geçtiği yıllardan kısaca bahsetmek istiyorum. Bizim çocukluk dönemimizde, anne ve baba konuşurken çocuklar lafa karışmazdı. Büyüklerin işlerine çocuklar asla karışmazdı. Herkesin görevi belliydi, aile içi kurallar geçerliydi. Saygı ve hürmet son derece önemliydi. Hele hele misafir baş tacıydı. Okula giderken cebimize harçlık almadığımız günler, aldığımızdan günlerden daha fazlaydı. Sabahleyin kesinlikle evde kahvaltı yapar öyle giderdik okula.. Hele üstümüz başımız, yok bu iyi yok bu kötü ben bunu giymem, bu ne ya gibi lafları asla etmez, edemezdik. Ne varsa onu giyer giderdik okulumuza. Ayrıca üstümüz başımız olduğu içinde şükür ederdik Allah’a Bir takım yabanlık elbisemiz vardı, özel günlerde giyerdik. Yani bayramlarda düğünlerde çarşıya pazara giderken vesaire onlar hep gardolabımızda asılı dururdu. Özel günlerin dışında asla giymezdik. O dönemde dersaneye gönderilmek imkansız gibi birşeydi, zaten dersane filan da yoktu. Yıllar sonra Ereğli’nin ilk dersanesi olan Üçler Dershanesi açıldı. Ona da herkes gidemezdi. Hele oyuncak. He oyuncağı, oyuncağı olan çocuk bile pek yoktu. Bu anlattığım yıllar çok eski yıllar değil değerli kardeşlerim! Bu söylediğim yıllar, daha yetmişli yıllar. O yıllardan bahsediyorum. Şimdiki anne ve babalar ise çocuklarına en iyi dersaneleri arıyor, araştırıyor ve o dersaneye gönderiyor çocuğunu. Giyim kuşama gelince, yeni nesil bırakın giyim kuşamın yeni olmasını, marka olmasa giymiyor, bir giydiğini bir daha giymiyor, harçlığı yoksa okula bile gitmiyor. Bilgisayarı, cep telefonu, envayi çeşit oyuncakları, elbise ve ayakkabılarının çeşitliliği vesaire vesaire olduğu halde okul başarısı malesef düşük. Birde başarı için bir sürü hediyeler vadederiz biz anne babalar çocuklarımıza. Oysa her şey onlar ve onların geleceği için. Kısaca değerli okurlar, biz anne babalar yeterki çocuğumuz okusun diye bütün imkanlarızı seferber ederken, malesef yine sıfıra sıfır elde var sıfır oluyor. Hatta günümüzde şunu da yapabiliyoruz. Bir komşumuz müsaitmisiniz size gelmek istiyoruz dese, hayır değiliz yarın çocuğun sınavı var veya yazılısı var diyebiliyoruz. Oysa bizim çocukluk yıllarımızda böyle olumsuzluklar yoktu. Bütün imkansızlıklara rağmen ise başarı oranı yüksekti. Bizlere kimse ders çalış, dersini yap demezdi. Herkes görevini bilirdi. Dersi varsa bir köşeye çekilir dersini yapardı. Çocuk çocukluğunu bilir ona göre hareket ederdi. Evlerimizde konu komşu yine misafir olurdu. Saygı sevgi ve hoşgörü bambaşka bir boyuttaydı.. Biz böyle gördük böyle yetiştirildik. böyle okuduk. böyle çocuk olduk... Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum... sarac226@gmail.com

Bu Haber Hakkında Ne Söylemek İstersiniz?

UYARI: T.C. kanunlarına uymayan, konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren, inançlara saldıran, şiddete teşvik eden ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.

Güvenlik Kodunuz 31627

Kullanıcı Adı

E-Postanız

Bu Yazıya 1 Yorum Yapılmış

  • Şengül al
    2014-04-08T13:50

    O günler o kadar saf ,temiz ve o kadarda özeldiki. yokluk insanı terbiye ederdi.aza kanaat getirmeyi , şükretmeyi , zorlukta bir olmayı öğretirdi.şimdi ise herşeyimiz var , ama bi o kadarda hiç bir şeyimiz yok.insanlar eskisi gibi samimi sıcak içten değil.herkes kendi çıkarı kendi menfaatini düşünür olmuş.karşısındaki insanın kırılması üzülmesi onun umrunda değil.yeterki istediğini elde edebilsin. o günler güzel günlerdi, ve bazı şeylerin tekrarı olmadığı gibi o günlerinde tekrarı olmadı olmayacak.saygılarımla


[1]

Tüm yorumları okumak için tıklayın